İş dünyasında yapay zekâ teknolojilerinin kullanım oranı hızla artarken, KPMG’nin yayımladığı “Yapay Zekâ ve Dijital İnovasyon” araştırması, üretken yapay zekâ (GenAI) teknolojisinin benimsenmesindeki eşitsizliklere dikkat çekiyor. İş dünyasının farklı kademelerinde bu teknolojinin kullanım oranları arasında belirgin bir fark göze çarpıyor.
GenAI’yi Kimler Kullanıyor?
Araştırmaya göre, üst düzey yöneticilerin %52’si üretken yapay zekâ teknolojilerini aktif olarak kullanıyor. Buna karşın, işe yeni başlayan çalışanlarda bu oran sadece %20. İnsan kaynakları yöneticilerinin %41’i ve orta düzey yöneticilerin %39’u GenAI’yi kullanırken, üst düzey liderler bu alanda açık ara önde bulunuyor.
Eğitimde Büyük Eşitsizlikler
KPMG’nin raporu, GenAI teknolojisi konusunda eğitim politikalarında da önemli eksiklikler olduğunu gösteriyor. Üst düzey yöneticilerin %70’i GenAI hakkında zorunlu eğitim alırken, çalışanların yalnızca %28’i bu tür eğitimlere erişebiliyor. Daha çarpıcı bir veri ise liderlerin %25’inin, çalışanlarına yapay zekâ konusunda zorunlu eğitim verme planlarının olmaması.
GenAI’nin İş Dünyasındaki Önemi
Üretken yapay zekâ, yalnızca iş süreçlerini optimize etmekle kalmıyor, aynı zamanda stratejik karar alma mekanizmalarında da önemli bir rol oynuyor. Ancak bu teknolojinin etkili bir şekilde kullanılabilmesi için organizasyon genelinde kapsayıcı bir yaklaşım benimsenmesi şart.
GenAI’nin Benimsenmesinde Şirketlere Öneriler
KPMG’nin araştırması, iş dünyasının GenAI teknolojilerini daha verimli kullanabilmesi için şu adımların atılması gerektiğini vurguluyor:
1.Eğitim Programlarının Yaygınlaştırılması: GenAI kullanımının yaygınlaştırılması için tüm çalışanlara yönelik zorunlu eğitimler düzenlenmeli.
2.Teknolojik Eşitlik Sağlanması: Teknolojiye erişim, sadece liderlik kademesinde değil, tüm çalışanlar için eşit olmalı.
3.Uzun Vadeli Strateji Geliştirilmesi: GenAI, şirketlerin uzun vadeli stratejilerinin ayrılmaz bir parçası hâline getirilmeli.
Sonuç
KPMG’nin bu çarpıcı araştırması, GenAI teknolojisinin iş dünyasında nasıl benimsendiğini ve karşılaşılan zorlukları gözler önüne seriyor. Üretken yapay zekâ, şirketlerin rekabet gücünü artırma potansiyeline sahip olsa da, bu potansiyelin hayata geçirilebilmesi için eğitim ve eşitlik politikalarının öncelikli bir konu hâline gelmesi gerekiyor.
GenAI’yi Kimler Kullanıyor?
Araştırmaya göre, üst düzey yöneticilerin %52’si üretken yapay zekâ teknolojilerini aktif olarak kullanıyor. Buna karşın, işe yeni başlayan çalışanlarda bu oran sadece %20. İnsan kaynakları yöneticilerinin %41’i ve orta düzey yöneticilerin %39’u GenAI’yi kullanırken, üst düzey liderler bu alanda açık ara önde bulunuyor.
Eğitimde Büyük Eşitsizlikler
KPMG’nin raporu, GenAI teknolojisi konusunda eğitim politikalarında da önemli eksiklikler olduğunu gösteriyor. Üst düzey yöneticilerin %70’i GenAI hakkında zorunlu eğitim alırken, çalışanların yalnızca %28’i bu tür eğitimlere erişebiliyor. Daha çarpıcı bir veri ise liderlerin %25’inin, çalışanlarına yapay zekâ konusunda zorunlu eğitim verme planlarının olmaması.
GenAI’nin İş Dünyasındaki Önemi
Üretken yapay zekâ, yalnızca iş süreçlerini optimize etmekle kalmıyor, aynı zamanda stratejik karar alma mekanizmalarında da önemli bir rol oynuyor. Ancak bu teknolojinin etkili bir şekilde kullanılabilmesi için organizasyon genelinde kapsayıcı bir yaklaşım benimsenmesi şart.
GenAI’nin Benimsenmesinde Şirketlere Öneriler
KPMG’nin araştırması, iş dünyasının GenAI teknolojilerini daha verimli kullanabilmesi için şu adımların atılması gerektiğini vurguluyor:
1.Eğitim Programlarının Yaygınlaştırılması: GenAI kullanımının yaygınlaştırılması için tüm çalışanlara yönelik zorunlu eğitimler düzenlenmeli.
2.Teknolojik Eşitlik Sağlanması: Teknolojiye erişim, sadece liderlik kademesinde değil, tüm çalışanlar için eşit olmalı.
3.Uzun Vadeli Strateji Geliştirilmesi: GenAI, şirketlerin uzun vadeli stratejilerinin ayrılmaz bir parçası hâline getirilmeli.
KPMG’nin bu çarpıcı araştırması, GenAI teknolojisinin iş dünyasında nasıl benimsendiğini ve karşılaşılan zorlukları gözler önüne seriyor. Üretken yapay zekâ, şirketlerin rekabet gücünü artırma potansiyeline sahip olsa da, bu potansiyelin hayata geçirilebilmesi için eğitim ve eşitlik politikalarının öncelikli bir konu hâline gelmesi gerekiyor.