Amerika Birleşik Devletleri Senatosu, uluslararası kamuoyunda büyük tartışma yaratacak bir karara imza attı. Kabul edilen yeni savunma bütçesi kapsamında, PKK/YPG’nin Suriye kolu SDG’ye ve bazı muhalif gruplara 130 milyon dolarlık fon ayrıldı. Bu karar, terörle mücadelede müttefiklik ilkesine açıkça aykırı bir adım olarak değerlendiriliyor.
Toplam 925 milyar dolarlık savunma bütçesi içinde yer alan bu madde, ABD’nin terör örgütlerine dolaylı destek verdiği yönündeki eleştirileri yeniden gündeme taşıdı. Tasarının onaylanması, Türkiye başta olmak üzere birçok ülke tarafından tepkiyle karşılandı.
Yeni düzenlemeye göre bu fon, “Suriye’de DEAŞ’a karşı mücadele” gerekçesiyle ayrılıyor. Ancak geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yardımların önemli bir kısmının doğrudan PKK/YPG unsurlarının kontrolündeki bölgelerde kullanıldığı biliniyor. ABD yönetimi, bu gruplara “yerel ortak güçler” olarak destek verdiğini savunuyor.
Bütçede ayrılan 130 milyon doların, eğitim, silah, mühimmat, maaş ve teçhizat desteği şeklinde aktarılacağı bildirildi. Uzmanlar, bu miktarın önceki yıllara kıyasla daha da arttığına dikkat çekiyor. Bu durum, ABD’nin Suriye’deki askeri varlığını güçlendirmeye ve bölgedeki etkinliğini sürdürmeye kararlı olduğunu gösteriyor.
Türkiye’den diplomatik kaynaklar, kararın “terörle mücadelede çifte standart” olduğunu belirterek Washington’a tepki gösterdi. Ankara, uzun süredir ABD’nin YPG’ye yaptığı yardımların Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit ettiğini vurguluyor.
Bu gelişme, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde yeni bir gerilim dalgası yaratabilir. Daha önce benzer adımlar NATO içinde güven krizine yol açmış, iki ülke arasındaki diplomatik temaslarda sert tartışmalara neden olmuştu.
ABD Senatosu’nun bu kararı, uluslararası arenada da tartışma konusu oldu. Bazı analistler, Washington’un terör örgütlerini “sahadaki araç olarak kullanmaya devam ettiğini” savunarak bu politikayı “tehlikeli bir stratejik hata” olarak değerlendirdi.
Bütçe yasasının yürürlüğe girmesiyle birlikte, ABD’nin Suriye’deki askeri operasyonlarına ek kaynak sağlanacak ve terör örgütleriyle iş birliği politikası bir kez daha resmileşmiş olacak.
Bu karar, hem bölgedeki güç dengelerini hem de ABD’nin müttefiklik güvenilirliğini derinden sarsacak bir gelişme olarak kayıtlara geçti.
