Milli Savunma Bakanlığı, Gazze’de yaşanan insani krize ve bölgede oluşturulması planlanan uluslararası barış gücü misyonuna ilişkin dikkat çeken bir açıklama yaptı. Bakanlık, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) barışın tesisi ve korunması için kendisine verilecek her türlü göreve hazır olduğunu vurguladı.
Açıklamada, Türkiye’nin bölgesel barış ve istikrarın sağlanmasında oynadığı aktif rolün altı çizildi. MSB yetkilileri, Gazze’deki gelişmelerin yakından takip edildiğini ve olası bir uluslararası görev gücü kapsamında Türkiye’nin geçmişte olduğu gibi bugün de üzerine düşeni yapabileceğini belirtti.
Bakanlık tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler dikkat çekti:
“Türk Silahlı Kuvvetleri, uluslararası hukuk, barış ve insanlık ilkeleri çerçevesinde, kendisine tevdi edilecek her türlü görevi yerine getirmeye daima hazırdır. Türkiye, barışın yeniden tesis edilmesi ve bölgede kalıcı istikrarın sağlanması için üzerine düşeni yapmaktan çekinmeyecektir.”
MSB kaynakları, Türkiye’nin bugüne kadar pek çok farklı coğrafyada barışı koruma operasyonlarında etkin rol üstlendiğini hatırlatarak, Kosova, Bosna-Hersek, Somali, Katar ve Lübnan gibi bölgelerdeki başarılı görevleri örnek gösterdi. Bu vurgunun, Türkiye’nin Gazze konusunda da benzer bir yaklaşım sergilemeye hazır olduğunun altını çizdiği değerlendiriliyor.
Gazze’de yaşanan insani trajediye dikkat çeken bakanlık, Türkiye’nin sadece askeri değil, insani yardımlar ve diplomatik girişimler konusunda da yoğun bir çaba yürüttüğünü hatırlattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde, Ankara’nın bölgede barışın yeniden tesis edilmesi için uluslararası platformlarda aktif diplomasi yürüttüğü ifade edildi.
Uzmanlar, MSB’nin bu açıklamasını Türkiye’nin bölgedeki stratejik etkisini ve “barış gücü misyonuna hazır” mesajını açık biçimde dünyaya duyurduğu şeklinde yorumladı. Bu adım, Türkiye’nin hem insani hem de güvenlik açısından bölgede söz sahibi olma kararlılığının göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Gazze’deki krizin derinleştiği bu dönemde Türkiye’nin diplomatik ve askeri hazırlıklarının aynı anda yürütülmesi, uluslararası kamuoyunda da yankı buldu. Ankara’nın bu tutumu, “sadece kınayan değil, sahada da sorumluluk almaya hazır bir ülke” imajını güçlendirdi.
