İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik yolsuzluk iddialarını araştıran gazetecilere yönelik geniş çaplı bir operasyon düzenlendi. Sabahın erken saatlerinde çok sayıda gazeteci evlerinden alınarak emniyete götürüldü. Operasyon, hem kamuoyunda hem de medya çevrelerinde büyük yankı uyandırdı ve Türkiye’de basın özgürlüğü tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı.
Gözaltına alınan isimler arasında son dönemde muhalif medya organlarında öne çıkan gazeteciler yer alıyor. Operasyon kapsamında, gazetecilerin evlerinde yapılan aramalarda telefon ve bilgisayarlarına el konulduğu, kimlik bilgilerinin kayda alındığı bildirildi. Avukatlar, bu uygulamayı “fiilî gözaltı” ve sabah saatlerinde yapılan baskın olarak değerlendirerek hukuki süreç ve basın özgürlüğü açısından ciddi endişeler taşıdığını belirtti.
İBB soruşturmasıyla bağlantılı olarak, gazetecilerin yolsuzluk iddialarını araştırmaları ve kamuoyuna aktarmaları, soruşturmanın merkezinde yer aldı. Savcılık, bazı gazeteciler hakkında “yalan bilgiyi alenen yayma” ve “suç örgütüne yardım etme” gibi suçlamalarla işlem başlattı. Ancak bu gözaltılar, medya ve basın örgütleri tarafından, ifade özgürlüğüne yönelik bir gözdağı girişimi olarak değerlendiriliyor.
Operasyonun duyulmasının ardından Türkiye’de ve uluslararası medya çevrelerinde tepkiler yükseldi. Basın ve ifade özgürlüğü savunucuları, gazetecilere yönelik baskının demokrasinin temel taşlarından biri olan haber alma hakkını zedelediğini vurguladı. Bu gelişme, Türkiye’de basın‑yargı ilişkileri ve medya üzerindeki denetim tartışmalarını derinleştiriyor.
Özetle, İstanbul’da İBB soruşturması kapsamında düzenlenen operasyon, yalnızca yolsuzluk iddialarını araştıran gazetecileri değil, aynı zamanda basın özgürlüğü ve ifade hakkını da doğrudan ilgilendiriyor. Operasyon, Türkiye’de demokrasi ve medya bağımsızlığı açısından önemli bir sınav olarak değerlendiriliyor.



