Sanatın birçok dalında üretim yapan ve çok yönlülüğüyle dikkat çeken Andrea Bahar, Business Channel Türk TV’de katıldığı programda hem kariyer yolculuğunu hem de yeni sergisi “Others” üzerine planlarını anlattı. Samsun doğumlu sanatçı, 20 yılını sahnelerde geçirdiğini belirterek oyunculuk, müzikal performans, dans, yönetmenlik ve metin yazarlığının yanı sıra resim eğitimi aldığını ve bu alanda üretmeye devam ettiğini vurguladı. Sanatın kendisi için bir terapi olduğunu söyleyen Bahar, aynı zamanda Samsun’da bulunan dövme stüdyosu Alien X Tattoo’nun da kurucusu olarak tasarım ve çizim pratiğini farklı alanlarda sürdürdüğünü ifade etti.
Sanat yolculuğunun küçük yaşlarda başladığını, ailesindeki ressamlar ve annesinin tasarım merakı sayesinde erken dönemde desteklendiğini anlatan Bahar, öğretmenlerinin rehberliğiyle yeteneğinin çok genç yaşta keşfedildiğini belirtti. Türkiye’nin medeniyet birikimine ve genç zihinlere yatırım yapılması gerektiğini savunan Bahar, sanatın toplumu besleyen ve dünyaya tanıtan bir güç olduğunu söyledi.
Dans kariyerinden de söz eden sanatçı, Latin dansları antrenörlüğü yaptığını ve dünya çapında sahnelenen Madagascar Live müzikalinde yer aldığını hatırlattı. Ardından Drakula Müzikali ile hem yönetmenlik hem dekor tasarımı hem de oyunculuk görevini üstlendiğini ve bu projenin 2023’te Üstün Akmen Ödülü aldığını belirtti.
Yakın dönemde dikkat çeken çalışması ise “uzaylı portreleri” üzerine geliştirdiği proje oldu. Geleneksel dokular ile futuristik yaklaşımları birleştirdiği portrelerin, insanların bilinçaltındaki yüz algısıyla bağlantı kurmasını amaçladığını söyleyen Bahar, bu çalışmalarını bir yıl içinde tamamlamayı planladığı “Others” isimli sergide bir araya getireceğini açıkladı. Uzaylı temasının onun için bir tarz haline geldiğini, insan zekâsının gelecekte hangi yaşam formlarıyla karşılaşabileceğine dair kurguları resimle somutlaştırdığını vurguladı.
Sanatın bireysel ve duygusal bir alan olduğunu söyleyen Andrea Bahar, sanatçının hem anlaşılma isteği hem de toplumun tepkilerine dair taşıdığı endişeler arasında bir denge kurduğunu ifade etti. Daha önce bazı eserlerinin sansür nedeniyle reddedildiğini, ancak sonrasında küratörler tarafından kabul edildiğini paylaşan sanatçı, sanatın erotizm gibi güçlü imgeleri de içerebileceğini ve sansürün sanatçıya değil topluma ait bir kavram olduğunu vurguladı.
Sanatçılığın temel unsurlarının gözlem, üretkenlik ve duyguların derinliğini işleyebilme yetisi olduğunu söyleyen Bahar, iyi bir sanatçının çevresindeki her detaydan ilham alabileceğini belirtti. Ayrıca yapay zekânın sanat alanındaki kullanımına da değinerek, bunun bir noktaya kadar destekleyici olabileceğini ancak insan duygusunun yerini asla alamayacağını dile getirdi.
Rönesans dönemi ressamı Rafael’in çalışmalarından etkilendiğini belirten Andrea Bahar, sanatın bilgi aktarımı açısından en güçlü döneminin Rönesans olduğunu savundu. Sanatın tarih boyunca sınırlarının genişlediğini ancak bugün “sanat olan” ve “sanat olmayan” arasındaki çizginin belirsizleştiğini söyledi.
Yeni projeleri ve yatırım planları üzerine çalışan Bahar, sanat üretiminin yüksek maliyetli bir süreç olduğunu ve sponsor bulmanın zorluğundan bahsetti. Buna rağmen üretmeye ve sanata yatırım yapmaya devam edeceğini belirterek konuşmasını tamamladı.


