1. Haberler
  2. İş Hayatı
  3. “Normallik” Kavramını Yeniden Düşünmek: Toplumun Dayattığı mı, Yoksa Bireyin Özgürlüğü mü?

“Normallik” Kavramını Yeniden Düşünmek: Toplumun Dayattığı mı, Yoksa Bireyin Özgürlüğü mü?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Günlük hayatta sıkça kullandığımız “normal” kavramı, aslında sandığımızdan çok daha karmaşık ve sorgulanması gereken bir olgudur. Üç farklı kaynaktan yola çıkarak hazırladığımız bu makalede, “normallik” kavramını felsefi, psikolojik ve sosyolojik açılardan ele alıyoruz. Normallik: Toplumun Dayattığı Bir İlke mi?

Doğan Göçmen’in “Akıllılık, Normallik ve Farkındalık” yazısında vurguladığı gibi, halk arasında “akıllı olmak” genellikle “normal olmak” ile eş anlamlı kullanılır. Ancak buradaki “normal”, toplumun genel geçer kurallarına uymak anlamına gelir. Türk Dil Kurumu’nun tanımına göre normal, “aşırılığı olmayan, ortalama durum” olarak ifade edilir. Peki, bu tanım bireyin özgürlüğünü kısıtlıyor olabilir mi?

Göçmen, aklın aslında eleştirel ve sorgulayıcı bir yeti olduğunu belirtir. Toplumun “normal” dediği şeylere körü körüne uymak, aklın özüne aykırıdır. Çünkü akıl, doğruyu ve gerçeği aramak için sürekli sorgular. Bu bağlamda, “normal” olmak yerine “akıllı” olmayı tercih etmek, bireyin kendi değerlerini oluşturması anlamına gelir.

**”Yeni Normal” mi, Yoksa Yeni Bir Baskı mı?**

Mehmet Dere’nin “Satın Alınamayan Ortak Kader: Yeni Normal” başlıklı yazısı, pandemi sonrası dönemde ortaya çıkan “yeni normal” kavramını ele alıyor. Dere, bu kavramın aslında bir belirsizlik ve huzursuzluk yarattığını ifade ediyor. Kapitalizmin dayattığı normlar, eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri perdelemek için kullanılıyor olabilir mi?

Dere’nin de belirttiği gibi, “yeni normal” olarak adlandırılan dönem, sanatçılar ve toplum için bir varoluş mücadelesine dönüşmüştür. Bu süreçte, insanların dayanışma ve paylaşma pratiklerini yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Normallik, bireylerin özgürlüklerini kısıtlayan bir araç olmamalı; tam tersine, insanlığın ortak iyiliğini hedeflemelidir.

 

 

Psikolojide Normallik: Kim Belirliyor?

“Normal Nedir?” sorusu, normallik kavramının psikolojik boyutunu ortaya koyuyor. 1945’te Amerikan Doğa Tarihi Müzesi’nde sergilenen “Norma ve Norman” heykelleri örnek gösterilmiştir. Bu heykeller, binlerce insanın ölçülerinin ortalaması alınarak yapılmıştı, ancak yapılan bir yarışmada hiç kimse bu “normal” ölçülere uymadı.

Psikolojide normallik, çoğunlukla “WEIRD” (Batılı, Eğitimli, Sanayileşmiş, Zengin, Demokratik) örneklemine dayanıyor. Bu da, dünya nüfusunun büyük bir kısmının dışlandığı anlamına geliyor. Örneğin, Kalahari Çölü’ndeki San halkı, Batılıların “normal” kabul ettiği optik illüzyonlara kanmıyor. Bu durum, normallik algısının kültürel olduğunu gösteriyor.

Normalliği Yeniden Tanımlamak: Ne Yapmalıyız?

  1. **Sorgulayın:** Toplumun dayattığı normları olduğu gibi kabul etmek yerine, eleştirel bir gözle değerlendirin.
  2. **Çeşitliliği Kabul Edin:** Normallik diye bir şey yoktur, çeşitlilik vardır. Her birey kendine özgüdür.
  3. **Vicdanınızı Dinleyin:** Freud’un dediği gibi, “normal” olan sevebilen ve üretebilen insandır. Toplumun baskılarına kulak asmayın.
  4. **Dayanışma İçinde Olun:** Mehmet Dere’nin vurguladığı gibi, bu dönemde dayanışma ve paylaşma daha da önem kazanıyor.

**Sonuç: Normallik Bir Hayal mi?**

Normallik, çoğunluğun belirlediği ve bireyi sınırlayan bir kavram olmaktan çıkmalıdır.

Belki de gerçek normallik, kendimiz olma cesaretini gösterebilmektir. 

 

NORMALLİK 2. MAKALE

Akıllılık, Normallik ve Farkındalık: Toplumda Eleştirel Düşünmenin Önemi

Günümüzde, bireylerin davranışlarını şekillendiren kavramlar arasında “akıllılık”, “normallik” ve “farkındalık” önemli bir yer tutmaktadır. Ancak bu kavramların halk arasında nasıl algılandığı ve kullanıldığı, bireylerin düşünce yapısını ve toplumsal ilişkilerini derinden etkilemektedir. Bu makalede, bu kavramların anlamları arasındaki farklar ve eleştirel düşünmenin önemi üzerinde durulacaktır.

Akıllılık ve Normallik: İki Farklı Kavram

Halk arasında sıkça kullanılan “akıllı ol!” ifadesi, genellikle ortalama ve normatif davranışları teşvik etmek amacıyla kullanılmaktadır. Ancak bu kullanım, akıllılığın derin anlamını göz ardı etmektedir. Akıllılık, yalnızca toplumun genel kurallarına uymakla kalmayıp, aynı zamanda sorgulayıcı ve eleştirel bir düşünce yapısını da içermektedir. Türk Dil Kurumu’na göre “normal”, genel kabul görmüş kurallara uygun olmayı ifade ederken, akıllılık bu kuralların ötesine geçerek, bireyin kendi düşünce ve değer yargılarını sorgulamasını gerektirir.

Farkındalık: Bilinçli Olmanın Ötesi

Farkındalık, bir şeyin farkında olmayı ve bu farkındalıkla öz farkındalığı içerir. Ancak farkındalık, yalnızca bir durumu tanımlamakla kalmaz; aynı zamanda bireyin o durumla olan ilişkisini de sorgulamasını gerektirir. Örneğin, bir birey bir hatanın farkında olabilir, ancak bu hatanın nedenlerini ve sonuçlarını sorgulamadığı sürece, akıllı bir davranış sergilemiş sayılmaz. Bu noktada, akıllılık ve farkındalık arasındaki temel fark, akıllılığın eleştirel bir muhakeme gerektirmesidir.

Eleştirel Düşünmenin Önemi

Eleştirel düşünme, bireylerin yalnızca mevcut normlara uymakla kalmayıp, bu normları sorgulamalarını ve gerektiğinde değiştirmelerini sağlar. Akıl, eleştirel bir bakış açısıyla, doğru ve yanlış arasında bir ayrım yapabilme yeteneğini barındırır. Bu nedenle, bireylerin akıllı olmaları, toplumsal normları sorgulayıp, daha iyi bir toplum için gerekli değişimleri gerçekleştirmeleri açısından hayati öneme sahiptir.

Ortak İyi ve Toplumsal Sorumluluk

Toplumun ortak iyisi, bireylerin kendi akıllarını kullanarak, doğruyu ve güzeli arayarak bulabilecekleri bir anlayışla şekillenmelidir. Bu, yalnızca bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir gerekliliktir. Akıllı olmak, normlara uymakla sınırlı kalmamalı; bireyler, kendi değer yargılarını sorgulayıp, toplumsal faydayı gözeterek hareket etmelidir. Böylece, daha bilinçli ve eleştirel bir toplum oluşturmak mümkün olacaktır.

Bu bağlamda, akıllılık, normallik ve farkındalık kavramlarının derinlemesine anlaşılması, bireylerin ve toplumların gelişimi için kritik bir öneme sahiptir. Her birey, kendi aklını kullanarak, toplumsal normları sorgulamalı ve daha iyi bir gelecek için katkıda bulunmalıdır.

Ebru ÖZCAN
Eğitim Uzmanı/ Uzman. Psikolog
📧 Mail: tiyatebru@gmail.com
📷 Instagram: https://www.instagram.com/mish_gibi_yapmak?igsh=ZG1xbDJnN2Y5dXNi
📺 Youtube: http://www.youtube.com/@ebruozcan11

📍 Adres: Altıntepe mah. Hüsniye cad Atasoy apt MALTEPE-İSTANBUL

“Normallik” Kavramını Yeniden Düşünmek: Toplumun Dayattığı mı, Yoksa Bireyin Özgürlüğü mü?
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Bizi Takip Edin