Türkiye ile Pakistan arasında, petrol ve doğal gaz arama‑üretiminde yeni ve iddialı bir dönemin kapıları aralandı. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile Pakistanlı enerji şirketleri, üç deniz ve iki kara sahasında hidrokarbon arama‑üretim anlaşmaları imzalayarak, stratejik bir enerji işbirliğine adım attı. Bu hamle, iki ülkenin enerji ve maden sektörlerinde uzun vadeli ortaklık kurma hedeflerinin somut bir göstergesi olarak öne çıkıyor.
Anlaşma, 2026 yılında yürürlüğe girecek ve Pakistan Başbakanı’nın katılımıyla düzenlenen törende taraf şirketlerin üst düzey yöneticileri hazır bulundu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın açıklamalarına göre, bu anlaşma Türkiye‑Pakistan arasındaki ticaret hacminin artırılması, enerji güvenliğinin güçlendirilmesi ve stratejik kaynak yönetimi açısından kritik bir rol oynayacak. İki ülke arasındaki işbirliği, yalnızca petrol ve gaz arama ile sınırlı kalmayacak; aynı zamanda madencilik ve doğal kaynak üretimi alanlarını da kapsayan kapsamlı bir ortaklık planlanıyor.
Teknik olarak anlaşma kapsamında üç deniz sahasında sondaj ve sismik araştırma faaliyetleri yürütülecek, iki kara sahasında ise petrol ve doğal gaz üretim altyapısı oluşturulacak. Sismik araştırma gemilerinin 2026 yılında bölgede aktif olması bekleniyor ve bu çalışmalar, her iki ülkenin enerji portföylerini çeşitlendirme ve uluslararası enerji piyasalarındaki etkinliklerini artırma stratejisiyle uyumlu şekilde ilerleyecek.
Bu gelişme, Türkiye’nin “yurt dışı enerji ve kaynak arama” stratejisinin önemli bir parçası olarak görülüyor. TPAO’nun uluslararası projelerde aktif rol alması, Türkiye’nin enerji piyasalarındaki konumunu güçlendirecek, üretim kapasitesini artıracak ve küresel enerji dengelerinde daha etkin bir aktör olmasını sağlayacak. Pakistan açısından da bu işbirliği, teknoloji transferi, üretim kapasitesinin artırılması ve yabancı yatırım çekilmesi açısından kritik bir öneme sahip.
Uzmanlar, bu tür stratejik ortaklıkların enerji güvenliği, bağımsızlık ve dışa bağımlılığın azaltılması açısından son derece önemli olduğunu vurguluyor. Türkiye ve Pakistan’ın ortak üretim ve tedarik süreçleri, bölgesel enerji dengelerini etkileyebilir ve uzun vadede her iki ülkenin ekonomik istikrarına katkı sağlayabilir. Bu anlaşma, ayrıca iki ülke arasında ticari ilişkilerin güçlendirilmesi, enerji sektöründe işbirliği kültürünün yaygınlaştırılması ve stratejik enerji köprüsünün kurulması açısından dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.


