Sosyal medya platformlarında son dönemde hızla yayılan korona aşılarıyla ilgili iddialar, kamuoyunda ciddi bir bilgi kirliliğine neden oldu. Özellikle Covid-19 salgını sürecinde uygulanan aşılarla ilgili ortaya atılan ve Türkiye’ye bazı aşıların hiç gelmediği yönündeki paylaşımlar, geniş kitleler tarafından tartışılmaya başlandı. Ancak yapılan resmi değerlendirmeler, bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içerdiğini açık biçimde ortaya koydu.
Pandemi döneminin küresel ölçekte yaşanan en büyük sağlık krizlerinden biri olması, aşı süreçlerini de doğal olarak tartışmaların merkezine taşıdı. Bu süreçte sosyal medyada paylaşılan doğruluğu teyit edilmemiş içeriklerin, özellikle sağlık gibi hayati bir konuda toplumda güvensizlik oluşturduğu ifade ediliyor. Uzmanlar, aşı tedariki ve uygulama süreçlerinin uluslararası standartlar ve resmi prosedürler çerçevesinde yürütüldüğünü, bu nedenle kulaktan dolma bilgilerin gerçeği yansıtmadığını vurguluyor.
Yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda, Covid-19 aşılarının temininden uygulanmasına kadar tüm aşamaların kayıt altına alındığı, denetime açık olduğu ve şeffaf biçimde yürütüldüğü belirtiliyor. Sosyal medyada dolaşıma sokulan iddiaların ise herhangi bir somut belgeye ya da bilimsel veriye dayanmadığına dikkat çekiliyor. Bu tür paylaşımların, pandemiyle mücadelede büyük emeklerle oluşturulan toplumsal dayanışma ve güven ortamını zedelediği ifade ediliyor.
Özellikle dijital mecralarda etkileşim uğruna paylaşılan yanlış bilgilerin, kısa sürede geniş kitlelere ulaşabildiğine dikkat çekiliyor. Sağlık alanında yayılan dezenformasyonun, bireylerin yanlış kararlar almasına, aşı tereddüdünün artmasına ve toplum sağlığının riske girmesine neden olabileceği vurgulanıyor. Bu nedenle vatandaşların, sosyal medyada karşılaştıkları iddiaları sorgulaması ve resmi açıklamalar dışındaki bilgilere temkinli yaklaşması gerektiği belirtiliyor.
Korona aşılarıyla ilgili bu iddiaların gerçeği yansıtmadığının netleşmesiyle birlikte, dezenformasyonla mücadelenin önemi bir kez daha gündeme geldi. Yetkililer, yanlış bilgiyle mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğini, kamuoyunu yanıltan içeriklere karşı gerekli adımların atılmaya devam edeceğini ve toplumun doğru bilgilendirilmesinin öncelik olduğunu vurguluyor. Pandemi sürecinde edinilen tecrübeler, doğru ve güvenilir bilginin kamu sağlığı açısından ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.



