Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde yapılan yeni düzenlemeye göre, zarar eden ya da borca batık şirketlerin bilanço değerlendirmelerinde uygulanacak olan kur farkı zararlarının dikkate alınmama süresi 1 Ocak 2027’ye uzatıldı.
Resmî Gazete’de yayımlanan tebliğ değişikliği, bilanço üzerinden “sermaye kaybı” veya “borca batıklık” durumu hesaplanırken, özellikle ifa edilmemiş yabancı para cinsinden yükümlülüklere bağlı döviz kur farkı zararlarının göz önüne alınmayacağını hükme bağlıyor. Bu hamle, döviz kurundaki dalgalanmalardan etkilenen şirketlere önemli bir nefes aldırıyor.
Bu karar çerçevesinde, son yıllık bilançosunda sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının zararla karşılıksız kaldığı şirketlerde — geçmişte gelir‑gider dengesizliği ya da borç yükü sebebiyle bilanço baskısı yaşayan firmalara — hesaplamada kur farkı zararlarının ertelenmesiyle, “iflas riski” doğuran tespitin yapılması geciktirilmiş oldu.
Düzenlemenin arka planında, Türkiye’de dalgalı döviz kuru ve ekonomik belirsizliklerin şirket finansallarını olumsuz etkilemesi, bilanço kâğıtlarında göründüğünden daha ağır borç ve zarar tablolarına sebep olduğu gerçeği var. Erteleme süresi, bu etkiyi hafifletmeyi ve firmalara “daha toparlanma” imkânı vermeyi hedefliyor.
Ancak bu uzatma, bazı ekonomistler ve finans çevreleri tarafından “sorunları ertelemek” olarak değerlendiriliyor: Zira kur farkı zararları ertelense de, şirketin gerçek mali sağlığı ve borç yükü zamanla erozyona uğrayabiliyor. Bu da ileride bilanço şoklarına ve iflasa yol açabilecek finansal kırılganlığı gizleyebiliyor.
Özetle: Bu yeni düzenleme, döviz yükümlülüğü olan şirketlere geçici bir rahatlama sağlarken; bilanço ve finansal şeffaflık açısından uzun vadede belirsizlik riskini de beraberinde getiriyor.


