Türkiye’ye estetik cerrahi amacıyla gelen bir Almanya vatandaşı kadın, geçirdiği karaciğer nakli geçmişine rağmen planlanan estetik ameliyatı sonrası vefat etti. Olayın detayları hem sağlık turizmi hem de tıbbi etik açısından ciddi soru işaretleri yarattı.
Edinilen bilgilere göre, yaklaşık dört yıl önce karaciğer nakli geçiren 41 yaşındaki kadın, vücudundaki form sorunlarını gidermek amacıyla Türkiye’de faaliyet gösteren bir estetik merkezine başvurdu. Karın, kalça ve kol bölgeleri için bölgesel yağ aldırma ve gerginlik işlemi planlandı. Ancak kadın, nakil öyküsünü merkeze bildirmesine rağmen operasyona onay verildi.
Ameliyat sonrası kısa sürede vücudunda şiddetli bir reaksiyon gelişti. İç kanama belirtileri göstermeye başlayan hastaya acil müdahale yapıldı ve yoğun bakım ünitesine alındı. Tedavi süreci yaklaşık on gün sürdü ancak kadının hayati fonksiyonları toparlanamadı ve sabah erken saatlerinde hayatını kaybetti.
Bu dramatik vaka, organ nakli geçmişi bulunan hastaların estetik ameliyat sürecinde karşılaşabileceği çok yönlü riskleri tekrar gündeme taşıdı. Uzmanlar, nakil sonrası bağışıklık sisteminin zayıfladığını ve cerrahi girişimlerin komplikasyon riskini artırdığını vurguluyor. Özellikle estetik ameliyat gibi görece “seçici” operasyonlar için detaylı tıbbi değerlendirme yapılması gerektiğini belirtiyorlar.
Sağlık turizmi açısından da önemli bir boyutu bulunan olay, yurtdışından gelen hastaların güvenlik standartları, merkezlerin denetimi ve bilgilendirilmiş onam süreçlerinin yeterliliği gibi başlıkları sahneye taşıdı. Gelen yabancı hastaların tıbbi geçmişlerinin tam olarak değerlendirilmeksizin operasyon geçirmesi, yüksek riskli bir alan olarak gözlemleniyor.
Aile fertleri, kadının nakil geçmişinin bilinmesine rağmen ameliyata yönlendirilmesini şok edici buldu. Konuyla ilgili olarak ilgili sağlık kurumları ve estetik merkezine karşı yasal süreç başlatıldı. Bu süreçte, hem Türkiye’deki hem de Almanya’daki uzmanlar olayın ayrıntılarını inceliyor.
Bu tarz vakaların artması halinde, sağlık turizmi merkezlerinin ve estetik hizmet sunan kurumların ciddi bir sınavdan geçeceği ifade ediliyor. Hasta güvenliği, etik sorumluluk ve şeffaflık gibi kavramların giderek daha büyük önem kazandığı bir dönemde olunuyor.
